Kaygı bozukluğu belirtileri üzerine yazılmış en iyi yazı nelerdir? Anksiyete nedir? Anksiyetenin fiziksel belirtileri ve Kaygı bozukluğunun tedavisi var mı? İşte kaygı bozukluğu konusu kapsamında tüm merak edilenler!
Her birey, hayatının çeşitli dönemlerinde endişe verici durumlar ile karşılaşabilmektedir. Bu endişe, bireyi gelecek duruma hazırlamak görevi gören bir nevi beyin fonksiyonu olmaktadır. Fakat bazı durumlarda birey, ortada herhangi bir neden yokken aşırı endişe duymakta, günlük hayatının aktivitelerini tamamlamakta zorlanmaktadır.
Bu duruma, psikolojide kaygı bozukluğu, diğer adıyla anksiyete bozukluğu denmektedir. Anksiyete bozukluğuna sahip birey, normal bir olayı zihninde oldukça büyüterek, gerekenden fazla endişe duymaktadır. Anksiyete, bireyin hayatındaki her şeye yansıyarak, bireyin mutlu bir zaman geçirmesine imkân tanımamaktadır.
Kaygı Bozukluğu İlaç Kullanımı ve Tedavisi
Kaygı bozukluğu, modern yaşamın getirdiği stres ve baskılarla birlikte giderek daha yaygın hale gelen bir ruh sağlığı sorunudur. Sürekli endişe, korku, huzursuzluk ve fiziksel oluşumlarla kendini gösteren bu durum, kişinin günlük hayatında ciddi durumdaydı. Ancak kaygı bozukluğu, doğru tedavi yöntemleriyle yönetilebilecek bir durumdur. Bu yazıda, bozukluğun giderilmesinde ve dağıtılmasında tüm ayrıntıları ele alırız. Kaygı bozukluğu nedir, hangi hastalıklar kullanılır, ilaçların yan etkileri nelerdir, ilaç sistemi tedavi yöntemleri nelerdir ve daha birçok tamamlamanın tamamlanması. Eğer siz de kaygı bozukluğuyla mücadelede ya da bir yakınınızdaki bu çalışma etkileniyorsa, bu kapsamlı rehber tam boyutuna göre!
Kaygı Bozukluğu Nedir?
Kaygı bozukluğu, kişinin sürekli ve kontrol edilemeyen bir endişe hali vardır, bu endişenin günlük yaşamları ve çözülmeyi olumsuz etkileyen bir ruh sağlığı durumudur. Herkes zaman zaman kaygıyı hissedebilir; bu, normal bir tepkidir. Ancak kaygı bozukluğunda, bu duygu aşırı, sürekli ve orantısız bir hale gelir. Kaygı bozukluğu, farklı türlerde ortaya çıkabilir:
- Genelleştirilmiş Kaygı Bozukluğu (GKB): Günlük olaylar hakkında sürekli ve aşırı endişeler.
- Panik Bozukluk: Ani ve yoğun korku atakları (panik ataklar).
- Sosyal Kaygı Bozukluğu: Sosyal aşırı utangaçlık ve yargılanma korkusu.
- Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB): Tekrarlayan düşünceler (obsesyonlar) ve davranışlar (kompulsiyonlar).
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Travmatik bir olay sonrasında ortaya çıkan yoğun kaygı ve flashback’ler.
- Fobiler: esnek bir nesne veya duruma karşı aşırı korku ( birbirinden farklı fobisi, örümcek fobisi).
Kaygı bozukluğu, hem psikolojik hem de fiziksel olarak kendini gösterebilir. Yaygın olarak bilinenler arasında yer alır:
- Sürekli endişe ve huzursuzluk,
- Hızlı kalp atışı veya çarpıntı,
- Terleme, tükenmesi veya ellerde soğukluk,
- Nefes darlığı veya boğulma hissi,
- Uyku sorunları (uykusuzluk veya aşırı uyuma),
- Konsantrasyon gücü,
- Kaş uzunluğu ve baş ağrısı.
anksiyete
Kaygı Bozukluğu Tedavisi: Genel Bir Bakış
Kaygı bozukluğu, tedavi edilebilir bir durum ve genellikle iki ana tedavi ile yönetilir: tedavi tedavisi ve psikoterapi . Bazı durumlarda, bu iki yöntem bir arada kullanılır. Ayrıca yaşam tarzında bozulmalar ve doğal yaralanmalar de tedavi desteği olabilir. Tedavi, bireyin kaygı bozukluğunun türüne, her birine ve bireyselliğine göre kişiselleştirilir. Şimdi, kaygı bozukluğu yönetimi kullanılan yöntemleri ayrıntılı bir şekilde inceleyelim.
Kaygı Bozukluğu İlaç Kullanımı
Kaygı bozukluklarının giderilmesi, kesintinin hafifletilmesi ve kişinin günlük yaşamını sürdürebilmesini sağlamak için sıklıkla kullanılır. Ancak tedavi, bir ruh sağlığı uzmanı (bazen psikiyatrist) tarafından reçete edilmelidir. Kendi kendinizi ilaç kullanarak veya doz değişikliği yaparak ciddi sağlık risklerine yol açabilirsiniz. İşte kaygı bozukluğu yönetimi tarafından kullanılan bakım uygulamaları:
1. Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI’lar)
SSRI’lar, kaygı bozukluğu tedavisi ilk tercih edilenlerdir. Beyindeki serotoninin güçlendirilmesi güçlendirilir ve genellikle iyi tolere edilirler. Yaygın SSRI’lar şunlardır:
- Sertralin (Zoloft): Genelleştirilmiş kaygı bozukluğu, panik bozukluğu ve sosyal kaygı bozukluğunda etkilidir.
- Escitalopram (Cipralex): Anksiyete ve zararlı yazılımlarda sıklıkla kullanılır.
- Fluoksetin (Prozac): OKB ve panik bozukluğuta tercih edilir.
Avantajları: SSRI’lar, bağımlılık yapma riskini azaltır ve uzun süreli kullanım için uygundur.
Yan Etkiler: Mide parası, başlangıç, uykusuzluk, cinsel işlevsellik olanakları ve ilk haftalarda artan kaygı.
2. Serotonin-Norepinefrin Geri Alım İnhibitörleri (SNRI’lar)
SNRI’lar, hem serotonin hem de norepinefrin artar. SSRI’lara yanıtların uygulanabilmesi tercih edilir. Yaygın SNRI’lar şunlardır:
- Venlafaksin (Effexor): Genelleştirilmiş kaygı bozukluğu ve panik bozukluğunda etkilidir.
- Duloksetin (Cymbalta): Anksiyete ve nöropatik ağrı tedavisi kullanılır.
Avantajları: Hem kaygıyı hem de direncini hafifletir.
Yan Etkiler: Baş dönmesi, yüksek tansiyon, titreme, uyku sorunları.
3. Benzodiazepinler
Benzodiazepinler, hızlı bir şekilde kaygıyı azaltan sistemlerdir ve genellikle kısa süreli kullanım için reçete edilir. Yaygın benzodiazepinler şunlardır:
- Lorazepam (Ativan): Panik ataklarda hızlı rahatlama sağlar.
- Diazepam (Valium): Akut kaygı durumlarında kullanılır.
- Alprazolam (Xanax): Panik gidermede etkilidir.
Avantajları: Hızlı etki gösterir, akut kaygı durumlarında etkilidir.
Yan Etkiler: Uyuşukluk, baş anlaşması, bağımlılık riski, uzun süreli kullanımda tolerans gelişimi.
Dikkat: Benzodiazepinler, bağımlılık yapma riski nedeniyle genellikle kısa süreli (2-4 hafta) kullanılır.
4. Buspiron
Buspiron, genelleştirilmiş kaygı bozukluğu tedavisi kullanılan bir ilaçtır. Benzodiazepinlere alternatif olarak tercih edilir.
Avantajları: Bağımlılık yapma riski düşüktür, uzun süreli kullanım için uygundur.
Yan Etkiler: Baştan sona, mide merkezi, başlangıçta.
5. Beta Blokerler
Beta blokerler (örneğin propranolol), genellikle fiziksel duygu belirtilerini (örneğin çarpıntı, dağılımlar) kontrol temelinde almak için kullanılır. Sosyal kaygı bozukluğunda, özellikle performans kaygısı durumlarında etkilidir.
Avantajları: Şehirlerarası akış kesintileri.
Yan Etkiler: Yorgunluk, düşük tansiyon, baş dönüşümü.
6. Trisiklik Antidepresanlar
Trisiklik antidepresanlar (örneğin imipramin, klomipramin), SSRI’lara yanıt verenler mevcuttur. OKB ve panik kirliliğinin azaltılması.
Avantajları: Şiddetli kaygı durumlarında etkili olabilir.
Yan Etkiler: Kuru ağız, kabızlık, hacmi görme, kilo artışı.
7. Monoamin Oksidaz İnhibitörleri (MAOI’lar)
MAOI’lar (örneğin fenelzin), diğer tedavilere yanıt verenler daha küçük olarak kullanılır.
Avantajları: Şiddetli kaygı ve durumlarında etkili olabilir.
Yan Etkiler: Ciddi diyet kısıtlamaları gerektirir, gerginliklere neden olabilir.
Kaygı Bozukluğu İlaç Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kaygı bozukluğunun değişimi, doğru dağıtımı etkili bir tedavi sağlar. Ancak ilacın kullanımı sırasında bazı noktalara dikkat edilmesi önemlidir:
1. Doktor Denetimi
- İlaçlar, yalnızca bir psikiyatrist veya uzman doktor tarafından reçete edilmelidir.
- Doz değişiklikleri veya ilaç bırakma kararı doktor tarafından kontrol edilmelidir. Aniden ayrılma, yoksunluk belirtilerine veya kalıntıların kötüleşmesine neden olabilir.
2. Yan Etkiler
- İlaçların yanmasını gözlemleyin. Ciddi bir yan etki (bunlardan bir değişiklik, intihar eylemleri) fark edilirse, hemen başvurunuz.
3. Yabancılık Riski
- Özellikle benzodiazepinler gibi bağımlılıklar yapabilir. Bu nedenle kısa süreli kullanım önerilir.
4. Alkol ve Diğer Maddeler
- İlaç kullanırken alkol tüketmek, yan etki riskini artırır. Ayrıca, diğer dalgalarla etkileşim riskine karşı gösterdiğimiz tüm büyüme büyümeleri.
5. Hamilelik ve Emzirme
- Kaygı bozukluğu ilaçlarının çoğu, hamilelik ve emzirme döneminde dikkatli kullanın. hastalardan ilaç kullanın.
Kaygı Bozukluğu Tedavisinde İlaç Dışı Yöntemler
İlaç tedavisi, arıza bozukluğu tedavisi etkili bir yöntem olsa da tek seçenek değildir. İlaç dışı bozunmaların, depolanmaların ve uzun vadeli iyileşmenin sağlanması için oldukça önemlidir. İşte kaygı bozukluğu tedavisi kullanılan ilaç dışı kesintiler:
1. Psikoterapi
Psikoterapi, kaygı bozukluğu tedavisi en etkili bozulmalardan biridir. Yaygın terapi türleri şunlardır:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Olumsuz yaşam kalıplarını değiştiren kaygıyı azaltır. Panik bozukluğu, sosyal kaygı bozukluğu ve OKB tedavisi etkilidir.
- Maruz Bırakma Terapisi: Fobiler ve TSSB tedavisi kullanılır. Kişinin korktuğu durumla kontrollü bir şekilde yüzleştirilmiştir.
- Mindfulness Temelli Terapi: Anksiyeteyi sürdürmek için kalıcı ve tekniklerini kullanır.
2. Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Yaşam süresi boyunca yapılabilecek küçük değişiklikler, kaygıyı azaltmada büyük fark yaratabilir:
- Düzenli Egzersiz: Haftada 3-4 kez 30 dakikalık yürüyüş veya yoga, kaygıyı azaltır.
- Sağlıklı Beslenme: Şeker ve kafein tüketiminin azaltılması, harcamanın azaltılması olabilir.
- Uyku Düzeni: Yeterli ve kaliteli uyku, ruh hali dengesi.
- Stres Yönetimi: Meditasyon, derin nefes egzersizleri ve progresif kas gevşetme enerjileri kaygıyı azaltır.
3. Destek Grupları
Kaygı bozukluğuyla mücadele eden diğer insanlarla bir araya gelmek, yalnızlık hissini azaltır ve motivasyonu sağlar. Destek ortak, deneyim paylaşımı için harika bir platformdur.
4. Doğal Yöntemler
Bazı doğal değişikliklerin, kaygının hafifletilmesine yardımcı olabilir:
- Bitkisel Takviyeler: Sarı kantaron, kediotu kökü ve melisa çayı gibi bitkisel ürünler kaygıyı azalttı. Ancak bu takviyeleri kullanmadan önce doktora danışmalısınız.
- Aromaterapi: Lavanta yağı gibi rahatlatıcı kokular, kaygıyı hafifletebilir.
- Magnezyum ve B Vitamini: Bu takviyeler, sinir sistemini destekleyerek kaygıyı yönetir.
Kaygı Bozukluğu Tedavisinde İlaç ve Terapi Birlikte Kullanılabilir mi?
Evet, kaygı bozukluğu tedavisi ilacı ve terapisi arada sırada sıklıkla kullanılır. İlaçlar, hızlı bir şekilde hafiflerken, terapi uzun süreli iyileşme sağlar. Örneğin, bir kişi SSRI’larla enerji kaybını kontrol ederken, BDT ile olumsuz düşünce kalıplarını ortaya çıkarabilir. Bu, özellikle orta ve şiddetli kaygı bozukluğu vakalarında oldukça etkilidir.
Kaygı Bozukluğu İlaçlarının Yan Etkileri Nelerdir?
Kaygı bozuklukları ilaçlarının yan etkileri, dağılımının türü ve kişinin fizyolojisine göre değişir. İşte yaygın yan etkiler:
1. SSRI ve SNRI’ların Yan Etkileri
- Mide bulantısı,
- Baş ağrısı,
- Uyuşmuşluk veya yoksunluk,
- Cinsel işlev,
- İlk haftalarda kaygı artıyor.
2. Benzodiazepinlerin Yan Etkileri
- Uyuşukluk,
- Baş ameliyatı,
- İşlem Hafızası,
- Borçluluk riski.
3. Buspiron’un Yan Etkileri
- Baş ameliyatı,
- Mide bulantısı,
- Yorgunluk.
4. Beta Blokerlerin Yan Etkileri
- Düşük tansiyon,
- Yorgunluk,
- Soğuk ve ayaklar.
Yan etkiler genellikle ilk birkaç haftada belirgindir ve azalabilir. Ancak yan etkiler devam ederse veya şiddet görürse başvurmalısınız.
Kaygı Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer?
Kaygı tedavisi bozukluğunun süresi, kişinin tedavisi ve iyileşme süresi yanıta bağlıdır. İlaç genellikle 6-12 ay sürer, ancak bazılarının miktarı daha uzun süre devam edebilir. Psikoterapi, birkaç aydan birkaçı yönetilene kadar elde edilir. Tedavi sürecinin devam etmesi önemlidir; iyileşme, zaman ve çaba gerektirir.
Kaygı Bozukluğu İlaç Kullanımı ve Tedavisi Hakkında Sık Sorulan Sorular
1. Kaygı Bozukluğu İlaçları Bağımlılık Yapar mı?
Benzodiazepinler gibi bazı bağımlılıklar yapabilir, ancak SSRI’lar ve buspiron gibi sistemler genellikle bağımlılık yapmaz. Bağımlılık riskini azaltmak için doktor kontrolünde tutulur.
2. İlaç Kullanmadan Kaygı Bozukluğu Tedavisi Yenilebilir mi?
Evet, hafif ve orta şiddetteki kaygı bozuklukları, psikoterapi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle tedavi edilebilir. Ancak şiddetli vakalarda tedavinin uygulanması.
3. Kaygı Bozukluğu İlaçları Hemen Etki Eder mi?
Benzodiazepinler hızlı etki eder (30 dakika-1 saat), ancak SSRI’lar ve SNRI’lar gibi tam etkisi 4-6 hafta sürer.
4. Kaygı Bozukluğu İlaçları Reçetesiz Alınabilir mi?
Hayır, kaygı bozukluğu rejimiyle reçeteyle satılır ve reçetesiz temin edilmesi yasaktır.
5. Kaygı Bozukluğu Tedavisi İçin Hangi Doktora Gidilir?
Kaygı tedavisi bozukluğu için bir psikiyatriste başvurmanız gerekir. Psikoterapi için ise bir klinik psikolog veya terapist ile çalışabilirsiniz.
Kaygı Bozukluğu Tedavisinde Kullanıcı Deneyimleri
Kaygı bozukluğunu gören kişilerin deneyimleri, tedavi süreci hakkında fikir verebilir. İşte bazı kullanıcı ayarları:
- “Panik bozukluğu için sertralin sistemi, ilk haftalarda biraz zorlandım ama şimdi çok daha iyiyim. Terapiyle birlikte kullanıyoruz.”
- “Sosyal kaygı bozukluğu için propranolol önerilen doktorum, özellikle sunum yaparken çok yardımcı oldu.”
- “Benzodiazepin bağımlılığı nedeniyle risk altında olabilir. Şimdi BDT ile kaygımı yönetiyorum, çok daha sürdürülebilir bir çözüm.”
Bu dağılımların, dağılmış olan farklılık gösterebileceği ortaya çıkıyor. Bu nedenle tedavi planınızı bir uzmana danışarak oluşturmalısınız.
Kaygı Bozukluğu Tedavisi Alternatif Yöntemler
Eğer ilaç kullanırsanız veya ilacın tedavisine ek olarak çözümlemeleri sağlanırsa, şu alternatifler devam ediyor:
- Akupunktur: Kaygıyı azaltmada etkili olabilir.
- Bitkisel Çaylar: Papatya ve melisa çayı, nemlendiricilerin bilinir.
- Egzersiz: Düzenli fiziksel aktivite, endorfin salgısını artırarak kaygıyı azaltır.
- Sanat Terapisi: Resim, müzik veya yazma gibi yaratıcı aktiviteler, sıradan bir şekilde bir arada bulunmaktadır.
Sonuç: Kaygı Bozukluğu İle Mücadelede İlk Adımı Atın!
Kaygı bozukluğu, doğru tedavi yöntemleriyle yönetilebilen bir durumdur. İlaç tedavisi, psikoterapi, yaşam tarzında değişiklik ve doğal değişim, enerji tasarrufu için etkili seçenekler sunar. Ancak onun bireysel durumları farklıdır; bu nedenle tedavi planınızı bir ruh sağlığı uzmanıyla birlikte oluşturmalısınız.
Eğer kaygı bozukluğuyla mücadele ediyorsanız, yalnız olmadığınızı unutmayın. Semptomlarınızı gözlemleyin, gerekirse bir uzmana başvuru ve size şefkatle yaklaşın. Kaygı bozukluğu ilacının kullanımı ve tedavisi, doğru adımlarla hayat kalitenizi artırabilir. Sağlıklı ve huzurlu bir yaşam için ilk adımı bugün atın!
Kaygı Bozukluğu nasıl Geçer? / Psikoterapi Yöntemleri

Kaygı bozukluğu hastalığının, niteliğine bağlı olarak çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur. Genel olarak anksiyete bozukluğu yaşayan bireylerin çoğu, psikoterapi tercih etmektedir. Psikoterapi, endişe kaygı bozukluğu belirtileri kapsamında bireylere aşağıda belirtilen adımlar çerçevesinde tedavi sunmaktadır:
- Terapist, ilk önce bireyden problemini anlatmasını istemektedir. (Örneğin, bireyin hangi durumlarda anksiyete yaşadığını, bu anksiyetenin 10 üzerinden kaç olduğunu ve b. etkenler)
- Bu kapsamda terapist, bireyin rahatça problemini anlatabilmesi için ortamı rahatlatacak çeşitli yöntemler kullanmaktadır.
- Birey, problemini anlattıktan sonra terapist duruma bağlı biçimde bireye ev ödevi vermekte ve gelecek seansa kadar bu ödevin yapılmasını istemektedir.
- Şayet birey dilerse, belirtilen terapinin desteklenmesi amacıyla, ilaç kullanımına da başlayabilir.
Genellikle psikoterapinin, işleyiş şekli belirtilen etkenler kapsamında yürütülmektedir. Psikoterapinin, aynı zamanda çeşitli türleri de mevcuttur. Bireyin rahatsızlığına göre Psikoterapi daha sonra ise türleri arasında tercih yapılmaktadır. Peki stres ve kaygı bozukluğu belirtileri kapsamında psikoterapinin türleri nelerdir?
Çeşitli psikolojik hastalık, aynı zamanda anksiyete bozukluğunun giderilmesinde kullanılan Psikoterapi türleri, bunlardır:
- Bilişsel davranışçı tedavi
- Kişisel tedavi
- Diyalektik davranış tedavisi
- Psikoeğitim
- Kabul ve taahhüt tedavisi
- Psikodinamik Psikoterapi
Belirtilen türler arasında, kaygı bozukluğunun tedavisi kapsamında sıkça kullanılan yöntem, bilişsel davranışçı terapisi olmaktadır. İlginizi Çekebilir: Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Kaygı Bozukluğu İlaç Kullanımı
Kaygı bozukluğu hastalığının tedavisi kapsamında bireyler, genellikle bazı durumlarda ilaç kullanımı tercih etmemektedir. Bireyin tedavi sürecinde ilaç kullanımını reddetmesi, genel olarak aşağıdaki nedenlere bağlı olmaktadır:
- İlacın yan etkileri
- İlaca oluşabilecek bağımlılık
- İlacın, bireyin düşünce ve davranışlarında olumsuz değişiklik yaratabileceği yanılgısı
- İlacın, çeşitli farklı hastalıklara sebep olabileceği yanılgısı
Güncel olarak kaygı bozukluğu ilaçları, terapist kontrolünde verildiği için herhangi bir yıkıcı yan etki veya bağımlılık söz konusu olmamaktadır. Dolayısıyla belirtilen kalıplaşmış düşünce biçimleri, sadece birer yanılgıdan ibaret olmaktadır. Peki yaygın kaygı bozukluğu belirtileri kapsamında bireylere hangi ilaç türleri önerilmektedir.
Anksiyete bozukluğu çerçevesinde Psikoterapi ve türlerine, destek amaçlı kullanılabilecek ilaçlar türleri, bunlardır:
- Selektif serotonin geri alım inhibitörleri
Antidepresanların aşırı doz kullanımı kapsamında oluşabilecek ölümcül yan etkiler zamanla, serotonin ve norepinefrin üzerinde inhibitörlerin kullanımını gerekli kılmıştır. Güncel olarak terapistler tarafından selektif serotonin geri alım inhibitörleri olarak önerilen ilaçlar, bunlardır:
Belirtilen ilaçlar eşliğinde anksiyete kaygı bozukluğu belirtileri minimal düzeye gelmekte, tedavi yüksek oranda başarıyla sonuçlanmaktadır.
- Benzodiazepinler
Benzodiazepinler, anksiyetenin tedavisi kapsamında beyinde zaten var olan Gamma amino butirik asitin etkilediği sinirleri uyarmaktadır. GABA, anksiyete kapsamında oluşan endişenin azalmasına ve bireyin daha huzurlu yaşam geçirmesine olanak sağlamaktadır. Benzodiazepinler, genel olarak akşam içilmekte, sabaha kadar da ilaç vücuttan atılmaktadır. Genel olarak benzodiazepinler olarak, terapistler tarafından aşağıdaki ilaçlar önerilmektedir:
- XANAX
- RİVOTRİL
- TRANXİLENE
- ATİVAN
Anksiyete Kaygı Bozukluğu Tedavisi Olanların Yorumları
Anksiyete bozukluğu olup da tedavi görenler, neredeyse her zaman aynı durumda olan bireylere yardım etmeyi amaçlamaktadır. Belirtilen yardım kapsamında güncel olarak anksiyete bozukluğu olanların yorumları, bu şekilde olmaktadır:
- Anksiyetenin tedavisi, bireysel olarak oldukça zor olmakta ve süreç eşliğinde birey yıpranmaktadır. O yüzden tedavinin, uzman terapist eşliğinde yapılması gerekmektedir.
- Anksiyeteye sahip bireylerin, atak durumlarında durumu değiştirerek iyileştirmek yerine, kabullenme kapsamında sergileyebilecek eylemler gerçekleştirmelidir.
- Anksiyete bozukluğuna sahip bireyler, bağımlılık yaratabilecek niteliğe sahip maddelerin kullanımından kaçınmalıdır. Örneğin; kafein, alkol, sigara, uyuşturucu ve b.
- Anksiyete bozukluğunu oluşturan durumu değiştirmek yerine, duruma verilen tepkinin incelenmesi, uzun vadede hastalığın tedavisine yardımcı olacaktır.
Kaygı bozukluğu belirtileri kapsamında tüm bilgiler, bu şekilde olmaktadır. Siz de hemen şimdi online psikolog eşliğinde Kaygı bozukluğunuzun tedavisine başlayabilirsiniz.
Kaygı Bozukluğu neden Kaynaklanır?
Kaygı bozukluğu, genel olarak çeşitli nedenlerden ortaya çıkabilmektedir. Kaygı bozukluğuna sebep olan genel nedenler; yakınlarını kaybetme, uyku düzensizliği, hastalıklar, kazalar, genetik nedenler ve b. hususlar olabilmektedir.
Kaygı Bozukluğuna ne iyi gelir?
Genel olarak bireyler, çeşitli besinler kapsamında kaygı bozukluklarının belirtilerini azaltabilir. Bireylerin kaygı bozukluklarına pozitif etki eden besinler; Bitter çikolata, zerdeçal, yağlı balıklar, femente gıdalar ve b. şeklinde olmaktadır.
Anksiyete İlaçsız nasıl Geçer mi ?
Anksiyetenin ilaçsız tedavisi, yalnız psikoterapi ile mümkün olmaktadır. Fakat birey, ev koşullarında da ilaçsız biçimde anksiyeteyi, azaltabilmektedir. Genel olarak anksiyetenin belirli süre zarfında azaltılması için bireyin yapması gereken, ellerini buz gibi soğuk suya sokup, daha sonra yüzüne çarpması olacaktır. Zira soğuk su ile beraber stres hormonu olan kortizolun değeri düşmektedir.
Anksiyetenin Tanımı ve Doğası
Dr. Agah Aydın, anksiyeteyi “şiddetli bir acı ve bilinmeyen bir gerçekle, onu anlamlandırmayı sağlayacak bir söz olmadan karşılaşma durumu” olarak tanımlar. Bu ifade, kaygının yalnızca bir korku hali olmadığını, belirsizlik ve anlamsızlığın yarattığı derin bir duygu olduğunu ortaya koyar. Aydın’a göre anksiyete, bireyin zihninde çözümsüz kalan bir çatışmanın veya bilinmezliğin yol açtığı bir tür “felç” halidir.
Korku ve anksiyete arasındaki farkı da vurgulayan Aydın, “Korku, belirli bir tehdide yönelik bir tepkidir; anksiyete ise daha belirsiz ve geneldir. Korku algıları keskinleştirirken, anksiyete ise zihni felce uğratır.” diyerek kaygının bireyi nasıl etkilediğini açıklar.
Psikiyatrist Dr. Agah Aydın, anksiyete (kaygı bozukluğu) üzerine yaptığı konuşmalarda bu durumu hem bireysel hem de toplumsal açıdan ele alan derin ve düşündürücü bir yaklaşım sergiler. Aydın, kaygının yalnızca bireysel bir ruhsal sorun olmadığını, aynı zamanda toplumsal dinamikler, yalnızlık, ötekiyle kurulan ilişkiler ve modern yaşamın getirdiği yabancılaşma gibi unsurların da bu durumu şekillendirdiğini vurgular. Aşağıda, Agah Aydın’ın anksiyete üzerine görüşlerini, çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilerle birlikte özetlemekteyim.
Anksiyete ve Ötekiyle İlişki
Aydın, anksiyetenin ötekiyle, yani başka insanlarla kurulan ilişkilerle yakından bağlantılı olduğunu dile getirir. Ona göre kaygı, “ötekinin arzusuyla, bizim ne istediğimizin kesişiminde ortaya çıkar.” Özellikle kriz anlarında (örneğin salgın veya deprem gibi durumlarda), bireyler çevrelerindeki önemli insanların kendilerinden ne beklediğini ve ne yapmaları gerektiğini anlamaya çalışır. Bu belirsizlik, anksiyeteyi artırır. Aydın, doğal afetlerin insan yaşamında yarattığı kaygının daha basit olduğunu, ancak toplumsal krizlerde ötekinin niyetiyle ilgili belirsizliklerin kaygıyı daha da derinleştirdiğini savunur. Örneğin, bir deprem anlık bir kaygıya neden olur, çünkü tehdit doğaldır. Ancak toplumsal krizlerde birey, diğer insanların (devletin, toplumun) niyetlerini anlamaya çalıştıkça kaygısı artar.
Anksiyete ve Yalnızlık
Modern bireylerin yalnızlaştığını ve bu yalnızlığın anksiyete ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Aydın, “Pek çok insan pandemi sürecinde yalnızlaşmadığını, aslında pandemiden önce de ne kadar yalnız olduğunu fark etti.” der. Bu durum, anksiyetenin yalnızca kriz anlarında değil, modern yaşamın içinde zaten var olduğunu gösterir. Aydın’a göre, sosyal yaşamda izole edilen bireyler ötekiyle sağlıklı bir bağ kuramadığında psikolojik olarak daha kırılgan hale gelir. Bu durum, yalnızlık hissinin derinleşmesine ve anksiyetenin artmasına neden olur.
Yalnızlık, bireyin kendi içindeki “kötü” olarak gördüğü düşüncelere katlanamaması ve “hayatı kaçırıyorum” kaygısına kapılarak anlamlı bir şey yapabilme kapasitesini kaybetmesiyle daha da güçlenir.
Anksiyete ve Toplumsal Dinamikler
Aydın, kaygının yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplumsal dinamiklerle de şekillendiğini vurgular. Özellikle büyük felaketler veya krizler (örneğin ekonomik dalgalanmalar, doğal afetler, işsizlik) toplumda genel bir yılgınlık yaratarak anksiyetenin artmasına sebep olur. Aydın, bu tür dönemlerde dayanışma, yardımlaşma ve güvenilir bilgi kaynaklarının takip edilmesinin kaygıyı kontrol edilebilir hale getireceğini belirtir. Ancak modern toplumun bireyleri uzun çalışma saatleriyle sosyal bağlarını zayıflatarak yalnızlığa itmesi, anksiyeteyi besleyen bir faktördür. Aydın, “Günde 12 saat çalışan insanlar, pandemide evde kalınca hapis hayatına adapte olmakta zorlanmadılar, çünkü zaten bir tür mahkumiyet içindeydiler.” diyerek modern yaşamın bireyleri nasıl yalnızlaştırdığını eleştirir.
Anksiyete ve Panik Atak
Agah Aydın, panik atak ve anksiyete arasındaki farkı da net bir şekilde ortaya koyar. Ona göre, “Panik atak, olağanüstü bir durum karşısında vücudun gösterdiği ani bir tepkidir. Ancak panik bozukluk, süreklilik gösteren ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur.” Bu ayrım, anksiyetenin farklı şiddetlerde ve biçimlerde ortaya çıkabileceğini gösterir.
Aydın, panik atak yaşayan bireylere, profesyonel yardım alana kadar stresle başa çıkma yöntemlerini araştırmalarını ve sosyal dayanışma ile kaygılarını yönetmeye çalışmalarını önerir. Ancak panik bozukluk gibi daha ciddi durumlarda profesyonel desteğin kaçınılmaz olduğunu vurgular.
Anksiyete ile Başa Çıkma Yöntemleri
Dr. Agah Aydın, anksiyete ile başa çıkmak için bireysel ve toplumsal düzeyde çeşitli önerilerde bulunur:
Dayanışma ve Yardımlaşma: Kaygıyı kontrol edilebilir hale getirmek için bireylerin sosyal destek ağlarını güçlendirmesi önemlidir. Özellikle kriz zamanlarında dayanışma, kaygıyı azaltır.
Doğru Bilgi Kaynakları: Güvenilir bilgi kaynaklarını takip etmek, yanlış bilgilere maruz kalmayı önleyerek kaygıyı kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir.
Yalnız Kalabilme Kapasitesi: Aydın, duygusal olgunluğun yalnız kalabilme becerisiyle geliştiğini ifade eder. Sürekli bir başkasının varlığına ihtiyaç duymak yerine, bireyin kendi iç dünyasına yönelmesi kaygıyı azaltabilir.
Ötekiyle Sağlıklı İlişkiler Kurmak: Anksiyetenin temelinde sağlıksız ilişkiler yatabilir. Aydın, bireyin yalnızca başkalarının gözünde değil, kendi iç dünyasında da kendini anlamlandırabilmesi gerektiğini savunur.
Anksiyete ve Modern Yaşam Eleştirisi
Aydın, modern bireyin sürekli hareket halinde olma ihtiyacı duymasını anksiyetenin bir sonucu olarak değerlendirir. “Neden sürekli meşgul kalmak zorunda olduğumuzu sorgulamalıyız.” diyerek, bireylerin bu durumu sorgulaması gerektiğini vurgular. Ona göre, günlük rutinlerin bozulması (örneğin pandemi nedeniyle evde kalmak) bireylerde başlangıçta şaşkınlık yaratır, ancak bu durum birkaç gün içinde geçmiyorsa, kişinin kendine ve hayatına yabancılaştığının bir göstergesidir.
Sonuç
Dr. Agah Aydın’ın anksiyete üzerine görüşleri, bu durumu yalnızca bir semptom olarak ele almak yerine, onun altında yatan daha derin nedenleri anlamaya yöneliktir. Anksiyetenin bireyin yalnızlığı, ötekiyle ilişkisi, toplumsal dinamikler ve modern yaşamın getirdiği yabancılaşma gibi faktörlerle şekillendiğini savunur. Ona göre, anksiyete yalnızca ilaç veya terapiyle değil, bireyin kendi iç dünyasını anlaması, sağlıklı ilişkiler kurması ve toplumsal dayanışma ile yönetilebilir. Anksiyetenin bireysel bir sorun olmanın ötesinde toplumsal bir mesele olduğunu ve hem bireysel hem de kolektif çabalarla ele alınması gerektiğini vurgular.
Yazar Uzman Klinik Psikolog Seray Serdar Alıntılar Psikiyatrist Agah Aydın