Endişeli düşüncelerin yarattığı, kişiye gerginlik veren, huzursuzluk, iştah problemleri, odaklanmada güçlük ve buna benzer durumlar ortaya çıkaran duyguya kaygı adı verilir.
Çocuklarda kaygı bozuklukları, psikolojik ve bedensel olarak etki gösterir.
Çocuklarda Kaygı Bozukluğu Ne Zaman Görülür?
Çocuklarda kaygı bozukluğunun yoğun olarak görüldüğü iki farklı yaş aralığı vardır. Anaokuluna ve ilkokula başlayan 3-8 yaş arasındaki çocuklar ile 12-14 yaş arasındaki çocuklarda kaygı bozukluğu yaygın olarak görülebilmektedir.
Kaygı bozukluğu yaşayan çocukların sergilediği davranışlar ve yaşadığı durumlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Kaygı bozukluğu yaşayan çocuklar, sosyal yaşama diğer çocuklara göre daha zor uyum sağlar ve dışarı çıkmak yerine evde kalmayı tercih eder.
Kaygı bozukluğu yaşayan çocuklar, okula gitmek istemez ve okula karşı ilgisiz davranır.
Dudak ısırma, tırnak yeme, diş sıkma ve buna benzer davranışlar, kaygı bozukluğu yaşayan çocuklarda sık olarak görülür.
Sosyal ortamda yer alan ve kaygı bozukluğu olan çocukların bazıları terleme, titreme ve gerginlik yaşar.
Kaygı bozukluğu yaşayan çocukların birçoğunda, özellikle okul notlarıyla ilgili kaygılanma öne çıkar. Çocuk, okul notlarının kötü gelmesi korkusu yaşar. Bunun yanı sıra çocuklar anne – babanın ölümünü ve hasta olması ihtimalini düşünerek kaygılanır.
Günümüzde koronavirüs salgını nedeniyle çocuklardaki kaygı bozukluğu artışları da dikkat çekmektedir.
Çocuklarda Kaygı Bozukluğu Tedavisi
Çocuklara uygulanacak tedavi yöntemlerinde ilk olarak çocuğun yaşına ve yaşadığı problemlerin çocukta yarattığı etkiye dikkat edilir, tedavi yöntemleri buna göre belirlenir. Çocuklarda kaygı bozukluğu tedavisi için terapinin yanı sıra ilaç tedavisi de kullanılabiliyor. İlaç tedavisi sırasında hekim kontrolü önem taşıyor. Terapide ise çocuğun sosyal becerisinin geliştirilmesi sağlanırken, anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan maruz bırakma terapisi de gerçekleştirilebilir. Maruz bırakma terapisi ile çocuğun kaygı kaynağına maruz bırakılması ile endişelerinin giderilmesi sağlanır. Bu uygulamanın aile tarafından değil, bir uzman tarafından uygulanması gerekir. Bu yöntem bilinçsiz şekilde uygulanması halinde çocukta travmaya sebep olabilir.
Maruz bırakma terapisi, obsesif kompulsif bozukluk gibi problemlerin tedavisi için de kullanılır.
Ailenin Kaygı Bozukluğu Tedavisinde Etkisi
Çocuğu kaygı bozukluğu yaşayan aile bireylerinin, çocuklarının bu problemi atlatabilmesi için önemi büyüktür. Aile bireylerinin, bu süreçte çocuğun kaygılarını anlatabilmesi için yardımcı olması ve desteklemesi gerekir. Bu süreçte çocuğun korkularının küçümsenmesi ve çocuğun kaygı duyduğu nesneden/durumdan uzaklaştırılması çözüm değildir. Çocuğun bu durumu atlatabilmesi için kaygı duyduğu durumla barışması gerekir. Ailenin çocuktaki kaygı bozukluğunu erken fark etmesi ve tedavi için erken hareket edilmesi, kaygı bozukluğunun tedavisini de hızlandırmaktadır.